31 Ekim 2015 Cumartesi

Eksiğim En Derinden

Bebeklerim. Güzelliklerim. Hep yazmak için bilgisayar başına oturuyorum ama sizin yazdıklarınızı okuyup kendim yazmaktan vazgeçiyorum.
Yazacak bir değişiklik yok hayatımda ve sizler biliyorsunuz ki en son seviştiğim veya sevişmeye çalıştığım adamı bir post olarak anlattım. O kadar zaman oldu ki özel anlar yaşamayalı artık cinsel hayat ne demek bilmiyorum bile. Ciddi anlamda en son kiminle birlikte olduğumu hatırlamıyorum. O kadar eski yani bir yılı aşmış olmalı.
3 aydır hornet kullanmıyordum ama geçen gün açtım lakin yine uygun olarak yazan kimse yok. Arkadaşlar konuştuğum bir adam bile yok düşünün halimi. Bu ara diplerdeyim. Tutmak için bir el, gitmek için bir ışık arıyorum. Çabalarım boşuna, hayallerim hayal olup kalıyor.
Okul hayatıma gelince bu sene mezun oluyorum ve bunun bende yarattığı bir kaygı problemi var olmakla birlikte KPSS hazırlanıyorum onun derdi de ayrı. Ayy 85 almam lazım gençler.

Neyse ben mutsuzum yalnızım kötüyüm, hiç bir şey içimden gelmiyor. Belki kimse merak edip okumaz ama herkesi çok seviyorum. Gökkuşağındaki o renkleri oluşturan LGBTİ bireylerini ayrıca fazla seviyorum. Hoşça kalın.

9 Eylül 2015 Çarşamba

9 Eylül 1922

9 Eylül İzmir'in düşman işgalinden kurtuluşunun 93.yılıdır. İzmir'in kurtuluşu kutlu olsun ve Tüm ülkemize İzmir zihniyeti yayılıp aydınlık yarınlarda buluşmak ümidiyle.. Ayrıca ulu önder Atatürk'ün İzmir hakkında söylediği/yazdığı bir kaç satır yazıyı sizlerle paylaşmak isterim...



İzmir, kırk yüzyıllık bir ata yurdudur. İzmir, bu kadar derin bir tarihe sahip olmakla beraber coğrafi durumu sebebiyle ekonomik ve siyasi çok büyük bir öneme sahiptir. İşte bunun içindir ki, Türkiye'yi mahvetmek isteyen düşmanların, her şeyden evvel gözleri bu tarihi, bu önemli beldeye döner. Nitekim düşmanlarımız en evvel burasını işgal etmişler, ondan sonra daha doğuya ilerlemişlerdir. İzmir’in işgali, bütün milletin kalbinde derin bir yara oluşturmuştur. Herkes İzmir için feryat ediyordu. İzmir, halkın elemlerini, feryatlarını, kararlılık ve imanını ifade etmek için bir parola olmuştu. Çeşitli görüş noktalarından çok değerli olan İzmir, elbette düşmanların elinde bırakılamazdı ve nitekim bırakılmadı. 1923 (Atatürk’ün S.D.II, s.84)

Ben, bütün İzmir’i ve bütün İzmirlileri severim. Güzel İzmir’in temiz kalpli insanlarının da beni sevdiklerinden eminim. Yalnız bir tesadüf, beni Karşıyaka’ya daha fazla bağlamıştır. Karşıyakalılar, annem sizin bağrınızda, sizin topraklarınızda yatıyor. Karşıyakalılar, İzmir’i gördüğüm gün evvela Karşıyaka’yı ve orada da sizin Türk topraklarınızda yatan annemin mezarını gördüm! 1925 (Atatürk’ün S.D.II, s.227)

Bütün cihan işitsin ki efendiler, artık İzmir hiçbir kirli ayağın üzerine basamayacağı kutsal bir topraktır! 1925 (Atatürk’ün S.D.II, s.227)


Sevgilerle...

Terörü Lanetliyoruz.

Nutkumuz tutuldu. Artık vatan sağ olsun demek istemiyorum.  Aileler üzülmesin, gencecik çocuklar ölmesin. Yurdumdan ve insanlıktan çok mu şey istiyorum? Tek istediğim güzelim ülkemizde bahtiyar olmak. Terör olaylarının bitmesini en içten dualarımla rabbimden diliyorum. Umarım bu yaşanan ölümler son olur ve dahası gelmez. Ayrıca şunu belirtmek isterim ki hiçbir şeyin çözümü savaş değildir. Türkiye'de yaşayan bütün ırklar birbiriyle barış ve kardeşlik çatısı altında buluşup yaşamayı öğrenmelidir. Tüm ırklar kardeştir ve PKK bir terör örgütüdür.

Şehitlere Allah'tan rahmet, acılı ailelere de sabır diliyorum. Mutlu yarınların bizi beklediğine inanmak istiyorum. Hoşça kalın!

6 Temmuz 2015 Pazartesi

Geldim.

Hiç bütünleme sınavına girmeden bu dönemi de bitirdik ama buralara yazılar yazmak hiç içimden gelmedi. Ancak şimdi yazabiliyorum. Hiç kimseyle konuşmuyorum, arkadaşlarım çalışıyor diye onlarla da görüşemiyorum, hornet ve tinder gibi sosyal tanışma sitelerine bile girmiyorum. Kendimi soyutladım bazı şeylerden ama mutsuz değilim :)

Yazmıyorum diye gittim sanmayın aslında hep buralardaydım. Sevgiler...

28 Şubat 2015 Cumartesi

Aile ile Yaşamak

Yalandı. Dirayetle yazılmış bir yalanı sabırla yaşıyorum. Ailemin yanında olmaktan bahsediyorum. Rol yapmak vardır ya işte ailemin yanında o role bürünüyorum. İnsan aynı anda iki hayat barındarabilirmiş anladım. Rolüm o kadar ağır ki bazen sosyal uygulamalarda sorarlar, rolün nedir diye. Ben bu soruya gerçekten oynadığım rolü söylemek, anlatmak istiyordum aslında. Eve gidiyorum ama ruhumu kapının dışında bırakıyorum daha sonra yeni ruhumu giyip zile basıyorum. Ben içeri giriyorum, ruhum dışarda kalıyor. Lakin içeri giren de ben değilim çünkü o beden benim ruhumu taşımıyor. Benim ruhumu taşıyan beden kapı dışında kaldığı için yeni biz dizi film çekercesine ait olmaya çalıştığım ruha sahip oluyorum. GelGit'lerim var. Dengesizliklerim ondadır. Suskunluğum, nayifliğim ondandır. Yalandan, yalanı yaşamaktan. Yalan iken ailem benimle peki ya gerçek iken?
Bu sorunun cevabını hepimiz iyi biliriz. Yalanı yaşamak acı veriyor olabilir. Bazen öyle zorunluluklar olur ki yapmakla mükellefsindir. Nitekim siyasi seçimlerdeki reylerime bile karışan babam varken benim kendi bedenimi evde taşımak pek olanaklı görünmüyor. Çok zorlanıyorum yalancıyım ve yalan söylüyorum. Yalanı yaşıyorum.

2 Şubat 2015 Pazartesi

LGBT Temalı Diziler

Yabancı dizi izlemeyi hepimiz çok seviyoruz. Öncelikle kendi adıma söylemek gerekirse lgbt teması barındıran diziler daha çok hoşuma gidiyoor :)) O yüzden şu an devam eden iki diziden bahsetmek istiyorum. LOOKING ve PLEASE LIKE ME

LOOKING

 Mini Quuer Qs Folk diyebiliriz aslında.  Birbirlerinden farklı karakterlerde 3 eşcinsel arkadaşın dostluklarını, iş hayatlarını, aşklarını, kısacası günlük yaşamlarında karşılarına çıkan her şeyi anlatıyor dizi. Dizi yarım saate yakın sürmektedir. Komedi-Drama olarak geçse bile komedi unsuruna pek rastlamadım açıkçası. Bana kalırsa 25-30 dk bu dizi için azzzzz :/ Çok güzel gidiyor yani sıkılmadan izleniliyor . Resimdekiler sırasıyla Augustin-Patrick-Dom (Patrick ölürüm sana :P)

Birinci sezon tanıtım videosu

İkinci sezon tanıtım videosu


PLEASE LIKE ME


Josh, kız arkadaşından ayrıldıktan sonra eşcinsel olduğunu fark eder. Tom ve Claire yardımıyla yeni yaşamına kolayca ayak uydurur. Annesi ve babası aydır. Annesi çok tatlı bir kadın olmakla birlikte intihara teşebbüs etmektedir. Josh kendini yeni yeni tanımaya başladığı için saçma sapan davrandığı zamanlar oldukça fazladır. Ergen tavırları ön plana çıkan bu yeni eşcinselin komedi ile geçen yaşamı ve arkadaşlıkları keyifli bir şekilde anlatılmaktadır. Not: Annesini  ve annesinin çevresinde geçen        olayları seviyorummm :))) 


 Tanıtım videosu 











İzleyenler ve izlemek isteyenler yorum atabilir biblolarım :) 

DİPNOT: LGBT temalı filler için sevgili OGBD'nin yazısı için TIK

25 Ocak 2015 Pazar

Öptü. Affetti. Sarıldı.

Eski 45'likleri gramofonunda dinliyordu. Ansızın durduğu yerden tavanı öpmesine neden olan zımbırtının şiddetle çalan telefonu olduğunu öğrenince yine homurdandı. Açıkçası bu sefer haklıydı
çünkü bu sabah çalan dördüncü telefondu. Bir saat önce kadar aynadaki suretine bakarken, kendine dalmışken bir sıçrayış daha yaşamıştı. Annesinin aradığını görünce yüzündeki ekşi ifade yerini tebessüme bırakmıştı. Sevgilisiyle sevişmeye devam etti ve telefona aldırmadılar. Telefon yerine condomu aldı. Bu sefer sıra ondaydı.


Dün:
Alarmını defalarca erteleyip yatmayı düşünse de kalkması gerektiğini biliyordu. Yüksek yatağından kalkıp ayaklarını yere sarkıtacak şekilde oturdu. Yatak yüksek ve ayakları henüz yerle buluşmamıştı. Yatakta oturuyordu. Elbette o an bir şey düşünmüyordu lakin yere bakıp laminat desenlerini inceliyordu. Bir süre incelikten sonra hızlıca yataktan kalkıp banyoya yürüdü. Üst kattan gelen seslere kulak misafiri olmak istemiyordu bu sabah. Yüzünü yıkadı, dişini fırçaladı. Ardından fırçayı kafasına götürüp ahenkle saçını taramaya başladı. Saçını tararken bile yalnızlığını iliklerine kadar yaşıyordu. Bir insan bir anda çok şey düşünebiliyor ve  bunu biliyordu. Kahrolsun. Aynı anda birden fazla mühimmatı olmayan şeyleri bile düşünmek istemiyordu. Gardrobına yönelip en favori gömleğini itinayla ütüleyip giymek istiyordu hâlbuki yataktan çıkmak hoşuna gitmiyordu çok az zaman önce. Bir anı bir anına tutmuyor, düşünceleri bile ışık hızıyla zaman mekân değiştiriyordu.
Esneyen ağzına elinin tersini götürerek ağzının içini kamufle etti. Tek başınayken bile kendine saygısı vardı. Aslında insanlardan beklediği saygı mıydı? Yoksa anlayış mı? Kafasını sallayıp hazırlanma modunu hızlandırdı. Mavi renkli, siyah benekli ipek gömleğini ütüledi. Giyindi.

Kahvaltısını yapmak için vakti olup olmadığını duvar saatinden kontrol edip mutfağa geçti. Kahve
suyunu kaynamaya koydu. Masaya kahvaltılıkları yan yana dizdi. Aynı hizada olmasına istemese de özen gösteriyordu. Beynindeki karışıklık yaşamına öyle çok yansıyor ki bunu fark etmemek mümkün değil. Kahvesini yudumlarken kapı çaldı. “Lanet olası zil neden sabah sabah çalar ki” diyerek kapıyı açtı.  O yine geri gelmişti.  Öptü. Affetti. Sarıldı.

15 Ocak 2015 Perşembe

Ewan'ın Hayat Sınavı

Ewan 22 yaşına o sene basmıştı, kendinden
emin çok zeki ve çok çekici bir genç adam
olmanın asaletini taşıyordu. 10 gün sonra
Kore'deki bir savaşa katılmak üzere
İngiltere'den ayrılacaktı, hiç bir şeyden
korkmuyordu ama duygusallığı nedeniyle,
ülkesinden ayrılma fikri zor geliyordu ona.
"Holly'den olumlu cevap geldi ve mektuplar
ardı arkasına yazılmaya başlandı.
Her yeni mektupta birbirlerinden biraz daha
etkileniyor, yüreklerini birbirlerine biraz
daha açıyorlardı. 2 sene bu şekilde geçip
gitti. Ewan ve Holly birbirlerine belki
binlerce mektup yazmış, her mektuptan ayrı
tatlar almışlardı.
Ewan'ın ülkeye geri dönme zamanı gelmişti,
son mektubunda Holly'i görmek istediğini
yazdı. "Ancak seni tanıyabilmem için bana
bir resmini gönder lütfen" diye ekledi. Holly
buluşmayı kabul etti fakat resmi
göndermedi. "Resmin ne önemi var ki? Bizi
ilgilendiren kalplerimiz değil mi? Yakama
kırmızı bir çiçek takacağım." dedi.
Günler birbirini kovaladı ve Ewan ülkeye
döndü. Trenden indiği ilk anda gözleri
Holly'i aradı. Bir müddet bakındı, sonra
kalabalığın arasından şimdiye dek gördüğü
en güzel kadın belirdi. Uzun boylu, çok
güzel vücutlu, uzun sarı saçlı, masmavi iri
gözleri ve mavi elbisesiyle muhteşem bir
kadındı. Kadına doğru bir adim attı, ama
yakasında hiç bir şey yoktu. Kadın gözlerine
baktı ve "Merhaba denizci, benimle gelmek
ister misin?" diye sordu.
Tam o sırada güzel kadının omzunun
üzerinden, yakasında kırmızı çiçek olan
kadını gördü. Kısa boylu, şişman sayılacak
kiloda, gri kısa saçlı, tozlu uzun pardösüsü
ve kalın bilekleriyle öylece duruyordu. Ewan
şaşkındı, az önce hayatında gördüğü en
güzel kadından bir teklif almıştı ancak
karşısında da yüreğine aşık olduğu kadın
duruyordu. Kendini toparladı ve yanından
geçen dünyalar güzeli kadına aldırmadan
ilerledi. Elinde Holly'le birbirlerini
tanımalarını sağlayan kitap vardi. Elini
uzattı, "Merhaba Holly" dedi gözlerinin içi
gülerek. "Pardon" dedi kadın."Ben Holly
değilim. Az önce buradan geçen sarı saçlı
mavi elbiseli kadın yakama bu çiçeği takti
ve bunun hayatının sınavı olduğunu
söyledi. Sizi garın çıkışındaki kafede
bekliyormuş.